İnsanın yaratılış gayesi Yüce Yaratıcı’yı tanımak, ibadet, dua, yakarış ve niyaz ile ona teveccüh etmektir. Bela ve musibet gibi sıkıntılı zamanlar ise ekstra tazarru ve niyazla kulluğun ortaya konulması gerektiği dönemlerdir. Corona gibi bütün dünyada hayatı adeta felç eden virüs, hastalık, bela ve musibetlerden, korunmak için maddi sebeplere riayetin yanında Allah’a şifa ve korunma dilekçesi sunmak, bela ve musibetlerin defini istemek namazlarda kunut okumak Peygamber Efendimiz’in metodudur. Her konuda bizler için “üsve-i hasene” (en güzel rol model) olan Peygamber Efendimiz, bela ve musibet zamanlarında farz namazlarda kunut okuyarak bizlere Allah’a teveccüh ve niyaz adına çok önemli bir yol göstermiştir.
Kunut, belli namazlarda okunan dua demektir. Normal zamanlarda Şafii ve Malikilere göre sabah, Hanefî ve Hanbeli mezheplerine göre ise vitir namazında kunut okunur. Bunlara ilave olarak bela ve musibet zamanlarında kunut okuma vardır. Zira, Peygamber Efendimiz, maruz kalınan bir musibetten ötürü bir ay kunut okumuştur. (Buhari, 4090; Müslim, 677) Allah Resulü’nün sabah (Buhari, 4090; Müslim, 677) sabah ve akşam (Tirmizi, 401; Nesaî, 1076) ve beş vakit namazda kunut okuduğuna dair rivayetler vardır. (Ebu Davud, sünen, 1443; Ahmet b. Hanbel, Müsned, 2746; Bkz. Tahavî, Şerhu maâni’l-asar) Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali de musibet zamanında kunut okumuştur. (Zebidî, Ukudu cevâhiri’l-münîfe, s. 90)
Peygamber Efendimiz’in ve sahabenin uygulamalarını değerlendiren İslam fıkıhçıları “Nâzile” yani bela, musibet, hastalık, kıtlık ve fitne zamanlarında namazlarda kunut okumanın meşruiyetinde ittifak etmişlerdir. Böyle dönemlerde Hanefi mezhebine göre imam cehri namazlarda (sabah, akşam, yatsı) kunut okur. (İbn-i Abidin, Haşiyet-i Reddi’l-Muhtar, 2/11; Minhatü’l-Halik ala bahri’r-râik, 2/47-48; Aynî, el-Binaye şerhu’l-hidaye, 2/504) Şafii mezhebine göre ise 5 vakit farz namazda kunut okunması sünnettir. (Nevevi, Mecmu, 3/496; İbn-i Hacer el-Heytemi, el-Minhacu’l-kavîm, s.103) Günümüzde tarihte pek görülmemiş bir şekilde dünyanın her tarafında ve insan ve toplum hayatını hemen hemen bütün yönüyle tesiri altına alan bir musibet yaşanmaktadır. İçinden geçtiğimiz süreç, her dönemden daha çok dua, tazarru ve niyazla Yüce Mevla’ya yönelme zamanıdır. Bu itibarla günümüz tam kunut okuma zamanıdır. Nitekim Mısır fetva komisyonu da beş vakit namazda corona virüsünden korunmak için kunut okumaya davet etmişdir.(https://www.daralifta.org/ar/ViewMindFatawa.aspx?sec=fatwa&ID=396&LangID=1)
KUNUT DUALARININ OKUNMA ZAMANI VE ŞEKLİ
Bela ve musibet zamanlarında kunut duaları farz namazın son rekatında rükudan doğrulduktan sonra okunur. Bütün namazlarda sabah namazında okunduğu gibi kunut okunur. (Nevevî, Ravdatu’t-tâlibin, 1/155)
Peygamber Efendimiz’den ve sahabeden böyle dönemlerde okunmak üzere çok farklı dualar nakledilmiştir. Bu itibarla belli bir dua ile sınırlandırma söz konusu değildir. (İmam Tahavi, muhtasaru ihtilafi’l-ulema, 1/57) Okunacak duanın tayini, insanların yaşadıkları sıkıntı ve musibete göre belirleyebileceği bir enginlik ve esnekliğe sahiptir. Dolayısıyla genel manada her türlü, maddi-manevi bela, musibet ve hastalıktan korunma, afiyet ve şifa talep eden dualar okunabilir. Bunun yanında özellikle günümüzde olduğu gibi covid-19 türünden bütün dünya çapında yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan virüsten gerek korunma ve şifa gerekse de virüs endeksli bela ve musibetlerden muhafaza niyetiyle Peygamber Efendimiz’den gelen duaların okunması oldukça önemlidir. İmam Tirmizî’nin; “Peygamber Efendimiz’den kunutta okunan dualar ile ilgili bundan daha güzelini bilmiyoruz” dediği en çok okunan en câmi dua şudur:
اللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ، وَعَافِنِي فِيمَنْ عَافَيْتَ، وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ، وَبَارِكْ لِي فِيمَا أَعْطَيْتَ، وَقِنِي شَرَّ مَا قَضَيْتَ، إِنَّكَ تَقْضِي وَلَا يُقْضَى عَلَيْكَ، وَإِنَّهُ لَا يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ، وَلَا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ، تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْتَ
“Allahım! Beni kendilerine hidayet lutfettiğin ve ömrünün sonuna kadar o çizgide giden kullarından eyle! Afiyete mazhar kıldıkların arasında bana da afiyet bahşeyle! Beni de dost edinip özel himayene aldıklarından eyle! Bana lutfettiğin nimetleri bereketli kıl! Olmasını takdir buyurduğun hadiselerin şerrinden beni koru. Şüphesiz ki hükmeden Sen’sin ve Sen’in hükmünün üzerine hüküm olmaz. Sen’in dost edindiğin talihliler asla zillete düşmez; Sen’in adaletinle cezalandırdığın kimseler de asla izzete eremez. Rabbimiz Sen, çok mukaddes ve yücesin.”(Ebu davud, 1425; Tirmizî, 464; Beyhaki, Sünen-i Kübrâ, 3138 )
Bu hadisin Nesaî’de yer alan şeklinde duanın sonunda
وَصَلَّى اللَّهُ عَلَى النَّبِيِّ مُحَمَّدٍ “
ilavesi vardır. (Nesaî, 1746) Bu itibarla da Peygamber Efendimiz’e salat ile bitirilmesi duanın kabulu açısından da ayrı bir önem arz etmektedir. Pek çok İslam alimi bu duaya şunları ilave etmede de bir mahzur görmemişlerdir:
فَلَكَ الْحَمْدُ عَلَى مَا قَضَيْتَ ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
“Verdiğin hükümlere karşı hamd sadece Sana’dır. Sana istiğfar ve tevbe ile teveccüh ediyorum.” (Nevevi, Mecmu, 3/496)
Bununla birlikte Hanefi mezhebinin namazda ayet veya Peygamber Efendimiz’den mesur duaların okunması yönünde bir hassasiyeti vardır. (İbn-i Nüceym, el-Bahru’r-râik şerhu kenzi’d-dekaik, 3/317; el-Aynî, el-Binaye şerhu’l-hidaye, 2/20) Hanefi mezhebinde olanların namazda okunan dualarda bu hassasiyete riayet etmesini hatırlatmak da faydalı olsa gerektir.
Beş vakit namazda okuyacağımız kunutta Peygamber Efendimiz’in hastalıklardan korunma ve şifa ile ilgili dualarını okuyabiliriz. Mesela,
اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ، مُذْهِبَ الْبَاسِ، اشْفِ أَنْتَ الشَّافِي، لاَ شَافِىَ إِلاَّ أَنْتَ، شِفَاءً لاَ يُغَادِرُ سَقَمًا
“Ey insanların rabbi, bela ve musibetleri def eden Allahım! Şifa bahşet! Şifa veren Sen’sin. Sen’den başka şifa veren yoktur. Öyle bir şifa ver ki geriye hiçbir hastalık kalmasın.” (Buhari, 5742; Ebu Davud, 3890)
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ البَرَصِ، وَالْجُنُونِ، وَالْجُذَامِ، وَمِنْ سَيِّئِ الْأَسْقَامِ
“Allahım her türlü cilt hastalıklarından, delilik ve psikolojik rahatsızlıklardan, cüzzamdan ve en kötü hastalıklardan Sana sığınıyorum.” (Ebu Davud, 1554; Ahmet b. Hanbel, 13004)
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ، فِي الْأَرْضِ، وَلَا فِي السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
“Ne yerde, ne gökte adının anılmasıyla hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle korunuyorum ki, O Semî’ ve Alîm ’dir.” (Ebu Davud, 5088)
Bu arada bir noktaya da dikkat çekmek isteriz ki; hadislerde tekil kalıbıyla gelen duaları cemaatle kılınan namazlarda imamlık yapanlar çoğul sigası ile okuyabilirler. Nitekim Peygamber Efendimiz bu meselenin önemine şu şekilde vurgu yapmaktadır:
لا يَؤُمُّ امْرُؤٌ قَوْمًا ، فَيَخُصَّ نَفْسَهُ بِدَعْوَةٍ دُونَهُمْ ، فَإِنْ فَعَلَ فَقَدْ خَانَهُ
“ Bir kimse bir topluluğa imamlık yapıp da duasında sadece kendisine yer verirse o topluluğa karşı vefasız davranmış olur.” (Tirmizi, 357; İbn-i Mace, 923)
Dolayısıyla kunutta okuduğumuz dualarda kendimizden başlayarak yakınlarımızın ve canını canımızdan aziz bildiğimiz insanların, iman ve Kur’an hizmetindeki kardeşlerimizin, müminlerin ve daha geniş dairede bütün insanlığın muhafaza ve halasını niyet ve mülahazaya alarak Allah’a teveccüh edebiliriz.
Netice itibariyle her münasebetle Allah ile irtibatımızı ortaya koymak kulluğun gereğidir. Özellikle, böylesine bela ve musibet zamanları, sebeplerin sükut ettiği dönemler Müsebbibü’l-Esbab’a ekstra teveccüh anlarıdır. Namazlarda kunut okuma da Peygamber Efendimiz’in rehberliğinde Yüce Mevlâ’ya yakarış ve niyazla bela ve musibetlerden ferec ve mahreç lutfetmesi için sunulan bir dilekçedir. Beş vakit farz namazlarda son rekatta rükudan doğrulduktan sonra Peygamber Efendimiz’in bela ve musibetlerden, hastalıklardan korunma ve şifa ile ilgili dualarını okuyabiliriz.
Comments